Meme kanseri kadınlarda en sık rastlanan kanser çeşididir. Tanı sıklığı tarama ve muayene programlarının artması ile paralel olarak  ve erken dönemde teşhisi kolaylaşmıştır.

Maalesef kadınlardaki kanser ölümlerinin %23’ ünden, ilişkili ölümlerin %14’ünden sorumludur. Kansere bağlı akciğer kanserinin arkasından 2.sırada gelmektedir .Kadınlarda 40-59 yaşları arasında ölümlerin en sık nedenidir.

Ne yazık ki ülkemizde tanı alan oran  yaklaşık (50/100000) olarak batı kısımlarda artmaktadır. Yaşlanan nüfus, sağlık imkanlarına ulaşma kolaylığının artması,  reprodüktif  gelişim önemli nedenlerdir.

Meme aslında hormona duyarlı bir ter bezidir. Tüm organlarda olduğu gibi anomalileri, gelişme bozuklukları, iyi huylu ve kötü huylu hastalıkları mevcuttur.

Fibroadenoma , intraduktal papilloma, jinekomasti  ,lipomlar yağ nekrozları zaman zaman kötü huylu hastalıklarını taklit edebilen  görüntüler oluşturan iyi huylu lezyonlarıdır. Radyal skar, granuler hücreli tmlerde sayılabilir. Tabii ki bu hastalıkların kanser tanısından ayrılması için dikkatli bilinçli izlem ile tetkik edilmesi örneklenmesi ve gerekirse cerrahi , medikal tedavilerinin yapılması gerekir.

Mamografi, mem usg ve Meme MR en sık kullanılan görüntüleme teknikleridir. Tomosentez, sintigrafi, PET diğer kullanılan tetkik ve tanı  metodlarıdır.

Kadın cinsiyet  100 kat daha risklidir. Beyaz ırk da daha fazla görülür. Her 8 kadından biri invazif meme kanseri açısından risk altındadır.Yaş,da diğer önemli bir risktir.

Doğurganlık yönünden değerlendirildiğinde menarş (adet ) yaşı doğum sayısı, hamilelik yaşı, menapoz yaşı laktasyon, küretaj  diğer etkili nedenlerdir.

 Ailesel/genetik faktörler her zamn için önem  arz eder. Bilenen bazı gen değişiklikleri BRCA1-2, P53,PTEN gibi diğer bazı gen mutasyonları  ilişkişi olabilir. Bu gen görünümlerinin ortaya konması öncelikli yaklaşımları ve cerrahi seçeneklerini değiştirebilir. Bir adet birinci derece akrabada meme kanseri riskini 1.8 kat artırır.İki tane birinci derecede akrabada  var ise 2.9 kat daha risklidir.60 yaştan sonra tanı konan bir kişiise 1.5 kat 30 yaştan küçük ise 2.9 kat artmış risk ile beraberdir.

Çevresel faktörler yönünden değerlendirildiğinde 30 yaşından önce göğüse radyasyon uygulaması, hormon replasman tedavisi, alkol kullanımı, sosyoekonomik düzey bazı önemli parametreler olarak önümüze çıkmaktadır .Kişisel faktörler meme biopsi sayısı atipik hiperplazi,  lobüler karsinoma insitu, dens meme yapısı  vücut kitle indeksi  önem arzeder.BMİ 30 dan büyük kadınlarda meme kanseri daha sık görülür.Menapoz sonrası 10 kilodan fazla veren kadınlarda risk daha azalır.

In situ lezyonlarda kontralateral invaziv meme kanseri riski 10 yıllık  %5’dir.İnvaziv meme kanseri  olanlarda kontrlateral meme kanseri post menapozal  kadınlarda yıllık % 1 menapoz  sonrası kadınlarda %0.5 artar.

Aşağıdaki tabloda risk  modelleri ve  riske etkili faktörler kısaca özetlenmiştir

Meme Hastalıkları  Kitabından alınmıştır.

Yaşam şeklinin değiştirilmesi, çevresel faktörlerin temasının azaltılması, obesitenin önlenmesi VKI 25-30 arasında olanlarda bu oran %1,34 iken VKI’i 40’ın üzerinde olanlarda %2.12’ye kadar çıkmaktadır.

Beslenmede A,C,D,E vitaminlerinin alınması   kimyasal korunma risk azaltıcı  mastektomi ,iki taraflı yumurtalıkların alınması, ve tarama  önemlidir.

  1. BRCA1 ve BRCA2 geni veya diğer genetik yatkınlık sağlayan genelerinde mutasyonu olanlar
  2. Mutasyon gösterilemeyen ancak ailesel yatkınlık,
  3. Histolojik bazı risk faktörleri olanlar,
  4. Takip güçlüğü olanlar da risk azaltıcı meme operasyonu yapılabilir.

BRCA1 ve BRCA2 mutasyonlarında yapılan mastektomilerin kanser riskini rezeksiyon tipine göre mortaliteyi %90-94 arasında engelleyebilir.

Meme kanserinde tarama programları Mamografi, USG, Meme MR ile tarama programı uygulanabilir.

Yapılan çalışmalar göstermiştir ki 40 -65 yaşları arasında yapılan tarama programları mortalite oranlarında % 17-30 arasında azaltmaktadır.

Hastalığın durumuanlaşılır, tedavi metodolojisi belirlenir, geleceği tahmin edilip, planlamaya çalışılır. EvreI-II hastalarda tan›dan 10 yıl sonra ölüm oranı %5-10, Evre III’de %60, Evre IV’de ise %90 saptanmıştır.

Bu faktörler Tümör çapı,

  • Aksiller lenf gangliyonu tutulumu
  • Histolojik tümör tipi, histolojik grade (değişim derecesi)
  • Hormon reseptörleri (Östrojen ve Progesteron reseptörleri)
  • Tümör proliferasyon hızı (mitoz sayısı, Timidin iflaretleme indeksi, S-faz reaksiyonu, immün histokimyasal ifleretleyiciler)
  • Moleküler prognostik faktörler (enzimler, cerb- B2, onkosüpresör genler) dir.

İnce iğne Asprasyon biopsisis,kalın iğne biopsisi, radyolojik yöntemlerle  işaretlenerek yapılan (stereotaktik biopsi ), Kalın iğne biopsisi, Vakum biopsisi,  Cerrahi Biyopsi , Meme kanallarına girilerek yapılan endoskopik biopsi( Duktoskopi)

Meme kanseri başlıbaşına  özellikli bir hastalıktır. Tanıdan tedavi basamaklarının derecelendirilmeleri de  dahil  olmak üzere  bir çok teknik, yaklaşım, özellik ve değerlendirme farklılığı içerir. Cerrahi Tedavisi oldukça basit teknik detaylardan, felsefi farklılıklar içeren  onkolojik kozmetik, bakış gereksinimi gösteren geniş bir yelpazede  değerlendirilmelidir.

Profesyonel bir cerrahi bakışın  yanı sıra tedavi değerlendirme görüşlerinin bütüncül bakış ile tartışıldığı deneyimli bir ekip gerektirir. Bu ekibin içerisinde patolog,radyoterapist, medikal onkolog, estetik cerrahı, fizyoterapist, psikolog gibi bir çok disiplinden  konusunda uzman sağlık profösyoneli bulunmalıdır.

Meme cerrahisi yeri radyolojik olarak teşhis edilemeyen uzak yayılım gösteren bir bulgu olan metastaz cerrahisinden,  organ düzeyinde yapılan estetik koruyucu onkolojik disiplinle beraber yapılan operasyonlara kadar geniş bir yelpazede ele alınır,  kısaca ele gelmeyen muayene ile tesbit edilemeyen -non palpabl, lezyonların ,eken evre lezyonların,  lokal ileri lezyonların cerrahi uygulaması olarak 3 ana bölümde incelenmektedir.

Farklılıklar hekim deneyimi, teknik detaylar, bilgi,hasta isteği, tümör gerçekliği,  imkanlar vb gibi bir çok faktörle detaylanır.

Memedeki ve koltuk altındaki görünmeyen bir lezyonun radyolojik, boyama , nükleer tıp yöntemi ile  bulunması ,  tümör lokasyonu, memedeki dağılımı, evresi, patolojik detaylandırma bütün bu cerrahi  uygulamalar için yol göstericidir.

Meme sadece bir organ  değil, kadınlarımızın benlik ve estetik varolma bilincinin önemli sembolüdür.

Onkoplastik rekonstrüktif meme cerrahisind ana düşünce , onkolojik prensipler dahilinde,  minimalize edilen meme kanser cerrahisini büyüklük, şekil ,estetik açıdan ele alıp organ koruma bilincinin de önüne geçen bir yaklaşımla hareket etmektir..

Şöyleki  kaybolan doku yerine gerekirse estetik yardımıyla  karşı memenin de dahil olacağı şekilde şekil ve büyüklük sağlamak veya   protez yardımlı değişiklikleri sağlamaktır

Bu konudaki istekleri ve gerçekleştirilme olasılıkları cerrahi öncesi ele alınmalı ve değerlendirilerek meme kanser cerrahisi yapılmalıdır

Komplikasyonlar uygulanan cerrahi metoduna  göre farklılık göstermekle beraber en önemli komplikasyonu memenin kaybıdır.

Yara enfeksiyonu, kanama, cilt fleplerinin altında seroma denilen sıvı  toplanması, akciğer de  delinme sonrası hava  girişi (pnömotoraks),meme ağırlığına bağlı olarak omurga da ve sırtta ağrı şekil bozukluğu, doku nekrozu, tümörün lokal olarak tekrarlaması, koltuk altı operasyonları nedeniyle kolda ve omuzda hareket azalması ,donuk omuz eklemi sayılabilir.

Bu konu tıbbi onkolog, cerrah, radyoterapi uzmanının belirlediği ölçülerde takip yapılmalıdır .

Lokal nüksler  %75’i ilk 2 yıl, %95’i ilk 5 yılda  meydana gelir

Bu nedenle ilk  3 yıl 3 aylık, 3-5 yıllar arasında 6 aylık, 5 yıldan sonra sadece yıllık fiziki muayene ile takip edilir.Sürpriz oluşum ve farklılaşmalar tedavi sonrasında da hasta tarafından belirli aralıklar dahilinde  kendi kendini muayene ederek kontrol edilir.