Gastroösefageal reflü hastalığı mide içeriğinin, ilerleyen problemlere neden olacak veya rahatsızlık verecek şekilde, yemek borusuna kaçmasıdır. Mukoza duvarında hasar yapabilir (eroziv reflü) veya yapmayabilir (hastaların yaklaşık %70 inde non eroziv reflü hastalığı denen bu durum söz konusudur).
Reflü karşıtı koruyucu mide – yemek borusu yapısal özelliğinin kaybı, alt yemek borusu kıskacının özelliğini yitirmesi, kısalması (mide tarafında 1 cm den kısa olması, zayıflaması (6 mmhg basınçtan daha az alt yemek borusu basıncı), mide boşalma hastalıkları, azalmış yemek borusu kasılma hareketleri başlıca nedenleridir.
Bu fonksiyon kayıpları asit içeriğin yemek borusuna ulaşması ile burada şikayetler meydana getirir.
Tipik olarak net bir şekilde mide proton pompa inhibitörü ilaçlara yanıt veren şikayetlerdir.
Ağıza mide içeriği, acı su gelmesi, öksürük, ön tarafta göğüs duvarında ağrı (9.3%-12.7%), yanma, ses kısıklığı, yutma güçlüğü, ağrılı yutma en sıklıkla karşılaşılan şikayetlerdir.
Ülkemizde görülme oranı yaklaşık %22.8 dir. Vücüt kitle indeksi 30 dan daha büyük olanlarda yaklaşık %30 dur. Bayanlarda daha fazladır % 26.5- erkeklerde ise %18 oranında görülür. Reflü hastalığında Helico – Bakter pilori %75 oranında görülmüştür.
Yemek borusunda daralmaya neden olabilirken beraberinde astım, yemek borusu iltihabı, aspirasyona bağlı akciğer zedelenmesi, larenjit genelde en çok bilinen iyi huylu sonuçları olmakla beraber, diş çürümelerinden ağız kokusuna kadar bir çok başka şikayete de sebep olabilir.
Artmış reflü semptomları olan olgularda, yemek borusu kanser oranı normale göre 7 kat daha fazladır.Alt yemek borusu duvarındayapısal mukozal değişikliklere sebep olabilir.Bu değişiklikler kronik reflü hastalarının yaklaşık %12 sinde görülebilir. Reflü hastalığında Barret Ösefagus olarak adlandırılan bu durum sadece asit ile değil bazik yapılı safranında yemek borusunda olması ile dahada fazla risk taşır.Bu kişilerde de kanser riski 10 kat artmıştır. Barret Ösefagus da yapısal patolojik dönüşüm derecesi artabilir bu da yemek borusu kanser riskini 125 kat artırabilecek yapısal bozukluklara neden olabilir.
Tüm reflü düşünülen hastalarda Üst sindirim sistemi endoskopisi mutlaka yapılmalı yapısal değişiklikler ağızdan itibaren mide ve oniki parmak barsağını içine alacak şekilde görülmelidir . Bulunan değişiklikler örneklenmeli ve tedavi sonuçları ile değişimi değerlendirilmelidir.
Helikobakter testi, biopsi, patolojik inceleme önemlidir.
24 saatlik PH metri, şüpheli olgularda empedans, motlite gerekirse radyolojik görüntüleme gerektiren incelemeler dizisi şikayet ,bulgular ve olası ayırıcı tanı farklılıklarını ortaya koymak için gerekebilir.
Medikal tedavide her ne kadar proton pompa inhibitörlerinden fayda görse de sempomatolojide tamamıyla düzelmediği gibi uzun dönem etkisiz ve pahalı bir tedavidir.
Kronik PPI kullanımı kalsiyum, magnesyum ve vitamin B12 emilimini bozabilir. Kemik kırıklarına neden olabilir. Akciğer iltahab nedeni olabilir.Enzim etkileşimi nedeniyle ilaç etkileşimimi yapabilir (ör: klapidrogel ).Barsak enfeksiyonlarına , kronik böbrek hastalıklarına yol açabilir. Mikroskopik kolit gibi yeni hastalıklar için de risk teşkil ettiği görülmektedir.
Reflü Hastalığında Cerrahi Tedaviyi Hangi Hastalarda Düşünelim ?
Kronik reflü semptomları olan ,
hastalığın istenmeyen sonuçlarının (astım, larenjit, kronik öksürük, vb) meydana geldiği hastalar
risk grubunda olanlarda (vücut kitle indeksi artmış, tedaviye yanıtsız,
medikal tedavi alamayanlar,
medikal tedavi uyumu az olan kişiler,
medikal tedaviye rağmen Barret Ösefagus gibi yapısal değişiklikleri olan olgularda ,
Barret ösefagus gibi yapısal bozuklukların artan,
Barret Ösefagusda patolojik değişimin artarak kötüleşmesi meydana gelen olgularda
reflü hastalığının cerrahi tedavisi düşünülebilir.
Reflü Cerrahisinde istenmeyen sonuçların cerrahi esnasında meydana gelebilecekler ve uzun dönemde etkileyen istenmeyen sonuçlar olarak değerlendirebiliriz.
Erken dönemde kanama ,mide, dalak,yemek borusu yaralanması, akciğer yaralanması, göğüse hava kaçması, yutma güçlüğü, zorlu, ağrılı yutma, darlık, reflünün tekrarı ,onarımın yer değiştirmesi, görülebilir .
Bu durumlarda tıbbi takip ve tedavi gerekebilir .İyileşmediği durumlarda cerrahi tedavi uygulanabilir.
Uzun dönem istenmeyen sonuçları değerlendirecek olursak , şişkinlik, gas-bloat sendromu, yutma zorluğu, diare, tekrarlayan göğüs yanması vb olabilir.
Reflü hastalığının cerrahi tedavisi bütüncül olarak hekim hasta ilişkisinin uzun dönem sürebileceği, mutlak surette deneyim gerektiren bir durumdur.
Dikkatli bir takip ve tedavi özellikleri nitelikli olarak değerlendirilmelidir.